AZİZ NIKOLAUS’TAN NOEL BABA’YA
Çocukların sevgilisi, hediyeleşme ve umudun kaynağı Noel Baba, Likya’nın en önemli şehirlerden biri olan Patara’da 3. yüzyılda dünyaya gelmiş.
Sevgili Noel Baba’nın çocukluğu Patara’da geçmiş. Noel Baba’nın küçük yaşlarda annesi ve babasını kaybetmesiyle, sorumluluğunu ileride çok seveceği amcası almış. Okul çağına geldiğinde, Likya’nın eğitim merkezi olarak bilinen Xanthos’ta başladığı öğrenimini başarıyla tamamlamış. Noel Baba, Xanthos’ta geçen gençlik yılları sonrası, inşaatlarda duvar ustalığı yapan ve Myra’da çalışan amcasının yanına gitmiş.
Noel Baba’nın bundan sonraki yaşamını sürdüreceği yer olan Myra’nın M.Ö 500’lü yıllarda kurulduğu biliniyor. Likya’nın önemli bir liman kenti olan Myra, o dönemlerde gerek ticari, gerekse askeri açıdan oldukça güçlüdür. Halkıysa Likya’ya bağlı diğer kentlerde olduğu gibi, birçok Tanrı ve Tanrıça’ya inanırmış. Apollon, Venüs, Diana, Artemis ve daha bir çok isim… Bu Tanrı ve Tanrıçalar’ın kimi göklerin, yıldızların, güneşin ve ayın, kimiyse insanlardaki güzelliğin, zekanın, zevkin ve sefanın yaratıcılarıymış. Savaş Tanrısı Mars ve sevgiyle anılan Tanrıça Venüs gibi… Likya halkı, inandığı Tanrı ve Tanrıçalar için büyük tapınaklar yapar, en güzel heykelleri de yaşadıkları kentin en önemli yerlerinde sergilenirmiş. Bugün için sözünü ettiğimiz bu heykellerin hemen hemen hepsi ilk günkü halleriyle Antalya Müzesi’nde, Tanrı ve Tanrıçalar Galerisi’nde yer almaktadır.
Noel Baba’nın Myra’ya geldiği dönemler, artık Tanrı ve Tanrıçaların Likya’daki son günleridir. Çünkü, tek tanrılı dinlerden biri olan Hristiyanlık, Roma İmparatorluğu’nun zulmüne karşı hızla yayılmaktadır. Myra’daki eski tapınağın üstüne de, yeni inanca uygun bir ibadet yeri yapılmaya başlanır. Tarihler M.S 280-290 yıllarını gösterdiğinde de Noel Baba’nın amcası, Myra’da varlığı bilinen Apollon Tapınağı üzerine inşa edilen ve bugün de “Noel Baba’nın Evi” olarak bilinen yerde çalışmaktadır. Noel Baba da, Erken Hristiyanlık Dönemi’ne ait bu yapı tamamlanıncaya kadar amcasına yardım eder. Bu yapı, günümüze gelinceye dek çok şiddetli depremler ve büyük sel felaketleri yaşamıştır. Bu doğal felaketler sonucu “Noel Baba’nın Evi” ve Myra kenti 6-7 metre toprakla örtülür. Fakat bu felaketlere yüzyıllar boyunca yalnız “Noel Baba’nın Evi” dayanabilir. Çünkü, Noel Baba’nın orada yaşadığı bilindiği için, her dönem iktidarda olanlar tarafınca buranın bakımı ihmal edilmemiştir. Bildiğimiz kadarıyla, 5-6 kez önemli restorasyon geçirmiş olan “Noel Baba Evi” dikkatle incelendiğinde görüleceği üzere, her restorasyon sırasında ilaveler yapılmış ve yapının ilk halinden zamanla uzaklaşılmıştır. Buna rağmen yapının günümüze ulaşabilmesinin bu onarımlar sayesinde gerçekleştiğini özellikle belirtmek gerekir. Yoksa günümüzde “Noel Baba Evi” de, dünyamızda hala aranan kayıp kentler gibi, metrelerce toprak altında kalmış, yapı taşları tanınmaz halde olacaktı.
Noel Baba’nın Myra’daki yaşamının günümüze kadar devam etmesi de, onun tektanrı inancı, insan sevgisi ve yardımsever kişiliğinden kaynaklanır. Zaten bu özellikleri çok kısa zamanda halkı tarafından sevilmesini sağlayınca, bu durum Roma İmparatoru Diocletian’ın hemen dikkatini çeker. Çünkü henüz Roma İmparatorluğu Tanrı ve Tanrıçalara inanmaya devam etmektedir. İmparator bu durumdan rahatsız olur. Bu nedenle Noel Baba’yı tutuklatıp (M.S 310) hemen zindana attırır. Noel Baba zindanda kaldığı süre içinde orada kalan diğer mahkumlara da yardımcı olur. Bu arada Myra halkı, Noel Baba’nın tutuklanmasına çok üzülür ve uğranan bu haksızlığa karşı büyük tepki gösterir. Myra halkının bu tepkisi İstanbul’da yaşayan Büyük Konstantin’in dikkatinden kaçmaz. İmparator’un araya girmesiyle Noel Baba çok kısa sürede serbest bırakılır. Noel Baba’nın serbest bırakılması diğer mahkumlara da yarar. Bu olaydan sonra mahkumlar özgürlüklerine kavuşunca, Noel Baba’yı “mahkumların koruyucusu” olarak kabul ederler. İmparator da Noel Baba’yı sevmeye başlar. Böylelikle Noel Baba da, Myra halkına faydalı olmak, yaşanan yoksulluğu bitirmek ve kenti daha iyi bir imara kavuşturmak için İmparator’dan yardım ister. İmparator sözünde durur ve yoksulluk çeken Myra halkı gelen yardımlar sayesinde kent yeniden kalkınmaya ve eski günlerine dönmeye başlar. Myra kentinin bu gelişmişliği, başka kentlerden de duyulur. Noel Baba’nın bu çalışkanlığı, yoksulluk çeken kentlere de örnek olur ve “şehirlerin koruyucusu” olarak da anılır. Bugün Noel Baba, birçok Avrupa ülkesinin, New York’un ve Moskova’nın koruyucusu olarak anılmakta ve öyle bilinmektedir.
Myra halkının geçmişte yaşadığı bu zorlukları ve acı dolu günleri bize en iyi “ÜÇ KIZ HIKAYESI” olarak bilinen öykü anlatır. Myra kenti ve o tarihlerde yaşayanlar, doğal felaketler ve savaşlar sonucu, hastalığa ve açlığa karşı mücadele etmektedir.
Annelerini yıllarca önce kaybetmiş, babalarıyla yaşayan üç kız varmış. Babaları limanda çalışırmış. Kazancı çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli değilmiş. Üstelik, kızlar evlenme çağına gelmişler. Hatta büyük kızın evlenme çağı geçeli de çok olmuş. Zaten babayı da en çok üzen, kızlarının bu durumuymuş. Çünkü o dönemlerde evlenen bir kız, beraberinde bir evin ihtiyacı kadar çeyiz de götürürmüş. İşte babanın da, bu çeyizi alacak kadar kazancı olmadığı için, kızlarını evlendiremiyormuş. Onun için de her gün çalışmaktan eve yorgun gelen baba, kızlarının bu çaresiz durumuna da çok üzülürmüş. Bir akşamüstü yine eve yorgun gelen babaya büyük kızı:
– “Babacığım, senin bizlere bakmak için ne kadar çok çaba harcadığını ve gece gündüz çalıştığını biliyorum; fakat bu çalışmaların beni evlendirmek için yeterli olmadı ve bundan sonra da zaten benimle kimse evlenmez. Aynı durumu diğer kardeşlerimin de yaşamasını istemiyorum. Onun için sana bir önerim var. Gerçi kızacağını ve üzüleceğini biliyorum ama olsun. Beni limandaki esir pazarında sat, bu parayla ortanca kardeşimi evlendir. O zaman senin kazancın, evin ihtiyaçlarına da, küçük kardeşimin evlenmesine de yeter.” demiş. Kızını dinleyen babanın konuşmaya hali kalmaz. Başını öne eğer ve öylece kalır. Kız, babasını kederlendirdiğini bilir. Teselli etmek ister ama edemez. Onu daha fazla üzmemek için odasına gider. Baba gecenin ilerleyen saatlerinde yerinden doğrulur, uyuyan kızlarının odasına yönelir, onları seyreder ve sonra odasına tekrar döner. Bitkin ve umutsuz bir şekilde ellerini Tanrı’ya açar:
– “Tanrım, keşke ölseydim de kızımın bu söylediklerini duymasaydım. Ben kızımı nasıl esir pazarında satarım, ne olur bana yardım et! Beni bu dayanılmaz yokluktan kurtar, ne olur, kurtar ki kızlarımı evlendireyim” diyerek Tanrı’ya yalvarır. Tanrı’dan istenilen bu yardımı, gecenin geç saatlerinde evden gelen ışığa yönelen Noel Baba duyar ve edilen duayı dinler. Duyduklarından etkilenir ve hemen yardım etmeye karar verir. Doğruca eve gider. Evdeki altınlarını bir keseye doldurur. Babanın yatmış olduğu odanın penceresinden, altınla dolu keseyi sessizce içeri bırakır ve oradan uzaklaşır. Babanın ayağı sabah yatağından kalktığında, bu kese dolu altının üzerindedir. Ürperir ve eğilip yerden keseyi alır. Keseyi açıp içinde altınları gördüğünde çok şaşırır. Bir an dualarının Tanrı tarafından kabul edildiğini düşünür. Kızlarına müjdeyi vermekte gecikmez. Onlara seslenir ve akşam yaşadıklarını anlatır. Kızları babalarına sarılırlar ve ilk kez yaşadıkları bu mutluluğa gözyaşları eşlik eder. Ortanca kız da böylelikle evlenir.
Bir süre sonra baba işsiz ve aşsız kalır. Yine Tanrı’ya yalvarır ve bu sesi duyan yine Noel Baba’dır. Ona bir kese altın daha getirir ve aynı şekilde pencereden içeri atar. Baba bu sefer fark edip dışarı fırlar. Karanlıkta hızla gitmekte olan birini takip eder. Yanına yaklaşır; O, çok yakından tanıdığı
Noel Baba’dır. Yaptığı yardım için elini öpmek ister, önünde eğilir, Noel Baba ise çok mahcuptur; çünkü o güne kadar yaptığı yardımların bilinmesini hiç istememiştir. Kendisine minnet duyan bu kişiyi de, bu nedenle yardımı kendisinin yapmadığına iknaya çalışır. Elini öptürmez. Önünde
eğilmesine müsaade etmez. Ama baba ikna olmamıştır ve bu gerçeği ömrünün sonuna kadar içinde saklar.
Noel Baba’nın yaşamındaki mucizeler, yapmış olduğu iyilikler kulaktan kulağa yayılır, Myra’dan esen iyilik rüzgarları bütün dünyayı etkisi altına alır. Yaşadığı yerin özellikle önemli bir liman kenti olmasından dolayı, Noel Baba denizciler tarafından da çok sevilir. Denizcilerin Noel Baba’yı çok sevmesinin nedeni onun Myra’dan hacı olmak için Kudüs’e gitmesiyle başlar. Uzunca bir yolculuktan sonra Kudüs’e varır. Dönüşte gemi korkunç bir fırtınaya yakalanır. Fırtına dinecek gibi değildir. İnsanlar büyük bir panik içerisindedir. Ölüm anının geldiğine inanırlar. Gemideki heyecanın büyüklüğü, denizdeki dalgalardan daha büyüktür. Fırtına dinmek bilmez. Ama bir anda bir sessizlik olur ve Kaptan: “Merak etmeyin, gemide Noel Baba var, o bizleri korur.” der. Yolcular önce şaşırırlar ve “kimmiş bu, ne gücü varmış ?” diyerek söylenmeye başlarlar. İçlerinden biri: “Evet ben tanıyorum, Myra’da yardımseverliğiyle bilinen, zor durumda kalanların yardımına koşan ve çok sevilen bir kişidir”, der. Bir süre sonra da Noel Baba’yı geminin ön tarafında sessizce dua ederken görürler. Yolcular bir an için sakinleşmiştir. Zaten çok kısa süre sonra da dinmez denilen fırtına diner. Gemi Myra’ya yaklaştığında kaptan ve yolcular dahil gemideki herkes, Noel Baba’nın “denizcilerin de koruyucusu” olduğuna inanırlar. Noel Baba bu olaydan sonra, dinmek bilmeyen fırtınalı denizlerde hep hatırlanır. Hatta yolu Myra’dan geçen denizciler onu mutlaka ziyaret ederler. Yine bir gün, bu ziyaret sırasında Myra’da yaşanan kıtlıktan dolayı, insanlar açlıkla karşı karşıya kalmışlar. Noel Baba da tahıl yüklü bir gemiden, halkı için yardım istemiş. Gemici Noel Baba’nın bu isteğini seve seve yerine getirmiş ve ambardan birkaç çuval tahıl vermiş. O günlerde limana uğrayan bütün gemiler bu şekilde Myra halkına yardımda bulunmuşlar. Burada da, gemiciler Noel Baba’nın bir mucizesine tanıklık etmişler: Myra’ya yardım için bırakılan tahılın, daha sonra gemi ambarlarından eksilmediğini anlamışlar. Bu mucizenin haberi gemiciler arasında bir anda yayılmış. Günün birinde bir kaptan, Myra’ya geldiğinde dayanamamış ve Noel Baba’ya: “Bizim sana, gemi ambarından çıkartarak bıraktığımız çuvallar dolusu tahıl, nasıl olur da hiç eksilmez? “ Noel Baba: “Sen açlık çeken halka yardım ediyorsun, Tanrı ise bu yardımını karşılıksız bırakmıyor, geminin ambarına bereket geliyor ve tahıl bu nedenle hiç eksilmiyor,” der. Bu sözler kaptanda daha büyük bir şaşkınlık yaratır. Çünkü kaptan “bereket, yardımlaşma” gibi sözlerin çok uzağındadır ve bundan çok etkilenir. Kaptanın yaşantısında artık yardımlaşma duygusu önemli bir yer tutar. Tüm bu olaylar, Noel Baba’nın hep sevgiyle anılmasına vesile olur.
Bunlardan başka Noel Baba, bir kasap tarafından kesilmek üzere olan üç çocuğu kurtarır. İşte bu söylence, Noel Baba’nın özellikle çocuklar tarafından daha çok sevilmesine neden olur. Noel Baba, sevilmeye ve yardıma en çok ihtiyacı olanların çocuklar olduğunu bildiği için, yaşadığı dönemde çocuklara karşı ilgisini hiç esirgememiştir.
Noel Baba’nın ölümünden sonra Myra’daki evine ve mezarına, M.S 5. yüzyıldan 9. yüzyıla kadar yoğun ziyaretler yapılır. Hastalığına şifa bulmak için gelenler, mezarının üst deliğinden döktükleri zeytinyağının alttan gelen sızıntısını küçük şişelere doldurarak götürüler.
Noel Baba yaşamı süresince çok iyilik yapmasına rağmen, ölümünden sonra onu rahat bırakmazlar. Bulunduğu yerde rahat uyumasına izin vermezler ve 9 Mayıs 1087 yılında Bari’den gelen bazı insanlar ona ait olan lahit’i parçalayıp, Onu ebedi uykusundan uyandırırlar ve yaşadığı topraklardan uzaklaştırırlar. Zorla, bilmediği başka bir yere götürürler. Hedefleri, yüzyıllardır Myra’ya yapılan ve çeşitli amaçları olan ziyaretlerin artık kendi kentlerine yönelmesini sağlamaktır. Evet, ne yazık ki gerekçeleri yalnızca budur.
Noel Baba’nın 1087 yılında reliklerinin kaçırılarak Bari’ye getirilmesi bu kentte büyük bir sevinç yaratır. Relikler (kutsal kemikler) Bari’de küçük bir şapele konulur. Papa II. Urban, 1089 yılında Bari’de Noel Baba’nın reliklerini görmeye gelir. Buraya bir katedral yapılmasını emreder ve vakit geçirilmeden,
Noel Baba’nın relikleri ile birlikte giden rölyeflerin de yer aldığı bir katedralin yapımına başlanır, 1105 yılında tamamlanır. Noel Baba’nın Myra’daki evinin (11.-12.yy’da) kuzey ve güney bölümlerine eklemeler yapılır. 1195 yılında Myra’da yaşanan büyük bir sel felaketi sonrasında yapının önemli bir bölümü alüvyon dolgu ile kaplanır. Noel Baba’nın evi görünmez olur. Aslında görünmeyen yalnızca evidir. Çünkü Noel Baba’nın varlığını unutturmaya, yaşanan birçok savaş, toplumsal değişiklikler, doğal felaketlerle dolu geçen yüzyılların gücü yetmez. Vefatı olarak bilinen 6 Aralık günü Batı’da, çocukların eğlendikleri ve bayram yaptıkları bir güne dönüşür. Yüzyıllar sonra çocuklar üzerindeki etkisi bir çığ gibi büyür.
Noel Baba hakkındaki ilk kitap Latin dilinde 9. yüzyılda ismi bilinmeyen bir kişi tarafından yazılır. Kitabın adı “Vita Bermikayelem”dir. 9. yüzyılın sonlarına doğru ise bir din adamı olan John of Naples, Noel Baba’nın hayatı hakkında, adı “Vita et Miraculuis Sante Nicoli” olan bir kitap yayımlar. Bu kitaplarda, Noel Baba’nın Myra’daki yaşamı ve mucizelerinden söz edilir. Hatta doğum tarihi kesin olarak bilinmemesine rağmen, 13. yüzyılda Jackomor of Veretza tarafından yazılan “Legend of Saint of Myra” adlı kitapta, Aziz Nikolaus’un M.S 270 yılında doğduğu savı yer alır. Yine o dönemlerde bir kitapta, Myra’lı Noel Baba’nın mucizelerinin kilise süslemelerine çok konu edildiği, ikonalarının yapıldığı, kiliselerin onun portreleriyle süslendiği belirtilir.
Efsaneleşen Noel Baba’nın adı, özellikle Hollanda’da çocuklar üzerinde yoğunlaşan hikayelerle birlikte, okyanus ötesinde yeni kurulmaya başlanan Amerika’ya kadar yayılır. Bunda, 17. yüzyılda New Amsterdam’a (New York) yerleşen Hollandalı Protestanların, Noel Baba’yı, “Sinter Claus”, iyiliksever bir büyücü olarak görmelerinin ve anlatmalarının büyük payı olur. Aradan zaman geçtikten sonra İngilizler onu “Santa Claus” olarak sahiplenirler. Bu arada episkoposluk harmanı (pelerini) kürke; episkoposluk sivri külahı da kapüşona dönüşür. Noel Baba gezdirilmek ve hediye dağıttırmak üzere, bazen Hollandalı çocukların evlerine gitmek için bindikleri atlı arabalara bindirilir. Bazen de daha kuzeydeki ülkelerde kullanılan ren geyiklerinin çektiği bir kızakla kaydırılır. Bugün, birçok ülkede yer alan ilk kiliselerin adı Noel Baba’ya (Aziz Nikolaus) ithaf edilir. Dünyada Noel Baba adına binlerce kilise yapılır. 6. yüzyıla gelindiğinde, yalnızca Avrupa’da “Nikolaus” adını taşıyan 60 kilise varken, bu sayı Almanya ve Fransa’da 2000’in üzerindedir. İngiltere ve Yunanistan’da 800 civarındayken, Rusya’da ise sayılamayacak kadar çoktur. “Noel Baba” adı yalnızca kiliselere verilmekle kalmaz, birçok ülkede yüzyıllardan bu yana isim olarak da tercih edilir.
Noel Baba bir de kılıktan kılığa giren yönüyle tanınır. Zaman içerisinde eski giysilerinin yerini çeşitli kostümler alır. Irving, 1809 yılında, ”Knickerbocker’s History of New York” adlı kitabında; Avrupa’dan geldiği için Noel Baba’ya pipo içirir. Sonraki yıllarda ata bindirilir. Clement Clark Moore’un 1822 yılında, “A Visit from Saint Nicholas” adlı şiir kitabında Ren geyiklerinin çektiği kızakta görünür. Böylelikle günümüzdeki Noel Baba tipi de yavaş yavaş şekillenmeye başlar.
Noel Baba’nın yaşadığı yerdeki toprakla örtülü evi unutulmuştur. İşte bizlere bu manzarayı en iyi anlatan, Nabizade Nazım’ın 1890 yılında yayımlanan “Karabibik” adlı kitabıdır. Kitapta, Sarısimyanoğlu’nun anlattığına göre: “Bundan otuz yıl önce Papaz’ın oğlu Ligor ve Andonoğlu Meis’ten gelerek Myra’ya yerleşirler. Bu kişiler bir süre sonra Myra’da, ‘Apollon Mabedi’ dedikleri yerin kubbesini keşfederler. Toprağı kazarak kubbeyi parça parça ortaya çıkarırlar. Sonradan bazı tamiratlarla yapının bir bölümüne daha ulaşılır. Ama yapının zeminine ve etrafındaki alana kadar kazılarını sürdüremezler. Bizim iki kafadar aslında buranın Noel Baba’nın evi olduğunu bilmezler.”
Nabizade Nazım’ın kitabınında yer alan bu bölümdeki gerçekler, 1833-1837 tarihlerinde bölgeyi gezen ünlü Fransız gezgini Charles Texier’in, 1849 yılında Paris’te yayımlanan “Description de L’Asia Mineurre” adlı kitabında Myra bölgesini uzun uzadıya anlatması ve yapının toprak altındaki durumunu çizmesiyle de doğrulanır.
Clement Clark Moore tarafından 1822 yılında yazılan şiirleri yayımlayan ”Harper’s lllustrated Weekly” dergisi, şiirlerde konu olan Noel Baba çizgilerini 1863 yılında değiştirir. Bu değişiklikler ve Thomas Nast’ın 1881 yılında ”Harper’s lllustrated Weekly” dergisi için çizdiği Noel Babalar günümüzdeki çizimlerin de ilham kaynağı olur. Uzunca beyaz bir sakal, sürekli gülen tombul yanaklar, şişmanca karnı ve karnının üzerinde belini sıkıca saran kalınca tokalı kemeri, kırmızı elbisesinin kenarlarındaki beyaz kürk ve çocuklara hediye dağıtmak için doldurduğu torbasıyla, kıyafet tamamlanır.
Noel Baba’nın eviyse hala çok az kişi tarafından bilinmektedir. Bu yapı ilk önce Rusya’nın dikkatini çeker ve Çar I.Nikola 1853 yılında siyasi nedenlerle yapının onarımı için maddi yardımda bulunur. 1862 yılında da August Salzmann adında bir Fransız, yapının onarımı için görevlendirilir. Bu restorasyon çalışması 1876 yılında tamamlanır. O yıl Rus Çarı II.Nikola bir çan ve Slavca yazılmış bir mermer plaket hediye eder. Kilise Slavcası olarak bilinen bu metin, yapının güneydoğu yönünde bulunan bir lahitin kapağında bulunmaktadır. Metinde Noel Baba’ya hitaben şunlar yazılıdır:
“İnancın ve lütufkarlığın bir örneği, dünya nimetlerinden vazgeçmenin bir ustası olarak, Tanrı seni insanların önünde lider yaptı. 0, bütün doğruların çekirdeğidir. Böylece sen, tüm nimetlerden vazgeçerek Tanrı’ya ulaştın. Fakirliğinle, zenginliğe ulaştın. Yüce Baba Nikolaus, Tanrı’dan bizim ruhumuzu kurtarmasını dile… ”
Yine, Rus Arkeoloji Enstitüsü mimarlarından Salzenberg başkanlığında bir grup da, 1878-1903 tarihleri arasında yapının incelenmesini ve onarımını gerçekleştirir. Yapının günümüzdeki çatı örtüsü ve galeri katı bu dönemlerde yenilenmiştir. Restorasyon sonrası, Noel Baba’nın evinin aslına uygun
onarılmadığı söylenir. Aslında konu, aradan geçen yüzyıllara rağmen yapının tekrar ortaya çıkartılması olarak değerlendirildiğinde, onarım başarılı bulunur.
Noel Baba’nın yaşadığı yerde bunlar olurken, Thomas Nast’ın 1881 yılında Harper’s lllustrated Weekly dergisi için çizdiği Noel Baba, günümüzdeki çizimlerin de ilham kaynağı olur. Süreç içerisinde Noel Baba’nın resmedilmesi iyice geliştirildi. Thomas Nast, Noel Baba’nın günümüzdeki karakterine çok benzeyen resimleri çizmekle kalmayıp; bir de efsane geliştirerek eski, kötü ruhlu zenci yardımcısını tekrar gündeme getirdi. Noel Baba kuzey kutbunda yaşar, atölyesinde yaramaz ve uslu çocukların yazılı olduğu listeye göre hediye hazırlardı. Ama bir mantık hatası yapıldı. Noel Baba’nın Kuzey Kutbu’nda yaşaması, çocuklara geyiklerin çektiği kızakla hediye dağıtması mümkün değildi. Çünkü, ren geyikleri Kuzey Kutbu’nda otlayamazdı. Bu yüzden 1925’te Noel Baba’nın Finlandiya’nın Lapland bölgesinde yaşamış olduğunu “Markus Amca” olarak bilinen Markus Rautio, Finlandiya Radyosu’nda açıklayacaktı.
Avrupa’da Noel Baba’yı kimi zaman Norveçli mitolojik Tanrı “Vodan”a kadar götürdüler. Noel Baba imajı ve Vodan imajı özellikle Kuzey Avrupa ülkelerinde kaynaştırıldı. Hatta iki şahsiyetin bir araya gelmesi sonucunda, Noel Baba’nın yanında Kara Piyer adında (zenci-köle) bir yardımcısı da oldu. Noel Baba uslu çocuklara hediye dağıtırken, yardımcısı da yaramaz çocukları cezalandırırdı. Bazı kiliselerin çocukları uslandırmak için ses çıkartmadığı bu tutum, zamanla, “Noel Baba çocukları cezalandıran birisiyle dolaşamaz, o bütün çocukların sevgilisidir.” gerekçesiyle unutuldu. Aslında, çocukları cezalandıran kişinin zenci oluşu bu kararın verilmesinde etkili olmuştu. Çünkü cezalandırıcının zenci oluşu ırk ayrımcılığını hatırlatıyordu. Bu nedenle Noel Baba’nın zenci yardımcısı bir daha görünmedi. Bu dönemlerde Noel Baba’nın kızağını çeken ren geyiklerinin sayısı sekizdi. 1939 yılındaysa kızağı çeken ren geyiklerinin sayısı, belki de Noel Baba daha hızlı hareket etsin diye, Montgomery Wart Şirketi tarafından dokuza çıkartıldı. Noel Baba’ya tüm bu değişikliklerden sonra, adı ve özellikleriyle reklam dünyasında yeni bir görev daha verilir. Çalışmalar 1924 yılında İsveçli reklam dizayncı Haddon Sundlom tarafından başlatılır. 1931 yılında Noel Baba uçan kızağıyla bir meşrubat reklamında görülür. Meşrubat firması amacına ulaşır. Noel Baba’nın şöhreti ise, çok kısa zamanda daha da artar. O artık bir reklam yıldızdır. Ama çocuklar onu yine ilk duygularında olduğu gibi severler,
bu duyguları hiç değişmez. Noel Baba’nın Myra’daki gerçek evi ve orada dolaşan ruhu pek dikkate alınmasa da, Kuzey Avrupa’daki evler çocukların ilgi odağı olur. Çocuklar çok sevdikleri Noel Baba’dan istekte bulunmak için buraya binlerce mektup yazarlar. Özellikle son yüzyılda, çocukların yoğun ilgisi ve sevgisi sonucu, ülkeler Noel Baba’yı kendi örf ve adetleri ile bütünleştirmeye çalışırlar.
Noel Baba adına kaynaklık eden ve yaşadığı yer olan Türkiye’de ise 1993 yılından itibaren, adı “Noel Baba ile Dünya Barışına Çağrı Etkinlikleri” olan, Noel Baba’nın gerçek kimliğine uygun bir dizi etkinlik yapılır. Bu etkinlikler çerçevesinde her yıl “Noel Baba Barış Ödülü”de verilir. Noel Baba Barış Ödülü, 1995 yılından itibaren, her yıl Aralık ayının ilk haftasında; barışı, erdemliliği ve iyi ahlakı yaşatmak isteyen tüm insanlar adına, dünya barışına örnek davranışlarda bulunan bir kişiye, kuruma veya topluluğa Noel Baba’nın sevgisini hatırlatmak için verilir. Bir sonraki yıl (1996) Noel Baba adına bir vakıf kurulur. Noel Baba artık kendi ülkesinde yavaş yavaş kurumsallaşmaya başlamıştır. Tüm bu faaliyetlerde hiçbir ayrımcılık yapılmaz. İnsanlar; inançlarına, düşüncelerine, ülkelerine bakılmaksızın etkinliklere davet edilir. İnsan ve insan sevgisinin hep ön planda olduğu bu özel etkinlikler, Noel Baba’nın yaşadığı topraklarda ve onun adına yapıldığı için çok önemsenir.
Bugüne kadar etkinliklere 78 ülke, 13 farklı dini cemaat ve binlerce kişi katılmıştır.
Dünya çocukları, ilk defa 1998 yılında, Noel Baba adına yapılan etkinliklerde bir araya gelirler. Dünya çocukları yüzyıllardır Noel Baba’yı çok sevmelerine rağmen, onun yaşamını sürdürdüğü ve öldüğü yerle ilgili fazla bir bilgiye sahip değillerdir. Üstelik yaşamını sürdürdüğü bölgeyi de hiç tanımamaktadırlar. Noel Baba Vakfı bu yüzden, bu etkinliklerde dünya çocuklarını bir araya getirme düşüncesini oldukça önemser. Davet edilen ülkelerle, aylar öncesinden yazışmalara başlanır. Noel Baba etkinliklerine katılacağını belirten davetliler gün be gün artar. Türkiye’nin batısındaki en uzak ülke olan Venezuela ve Türkiye’nin doğusundaki en uzak ülke olan Yeni Zelanda’dan gelecek konuklarımızın olması bizleri daha da mutlu eder. Etkinlik günü yaklaştıkça heyecanımız da artar. Gelen konukları havaalanında Noel Baba karşılar. Çocuklar ilk günden itibaren bu etkinliklerde çok eğleneceklerini anlarlar. İstanbul’daki Noel Baba etkinliklerinin tarihi açılışı, çocukların eğlenmeleri için yapılan büyükçe bir alana kurulu kapalı parkta yapıldı. Noel Baba etkinlikleri anısına barış meşalesi yakıldı, beyaz güvercinler gökyüzüne uçuruldu. Şarkılar söylendi, şiirler okundu ve halaylar çekildi. Bu arada, bu etkinlikleri TC. Cumhurbaşkanlığı himayelerine aldı. Bu nedenle ertesi gün Ankara’ya gidilerek Cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL ziyaret edildi. Cumhurbaşkanı çocuklarla selamlaştı ve onlara hitaben konuşma yapmak için kabul salonundaki kürsüye geldi. Cumhurbaşkanı’nı tatlı bir sürpriz bekliyordu. Konuşmasına başlamadan önce kendisine hediye olarak, Noel Baba kostümü verilecekti. Acaba Cumhurbaşkanı, Noel Baba’nın bu elbisesini giyer miydi? İşte o an derin bir sessizlik oldu. Cumhurbaşkanı hiç tereddüt etmeden Noel Baba kostümünü giydi ve o anda kabul salonunda bulunan tüm çocukların alkışları, gazetecilerin flaşları salonun ciddi sessizliğini bozdu, kameraların ışıkları yandı. Görüntülenen, tarihi bir andı. Noel Baba adına yapılan etkinlikler 1700 yıl sonra, onun doğduğu, yaşadığı ve öldüğü topraklarda en üst düzeyde kabul görüyordu. Uzun sayılabilecek görüntüleme kargaşasından sonra Cumhurbaşkanı DEMİREL, Noel Baba kıyafeti ile konuşmasına başladı. Sayın Cumhurbaşkanı o gün çocuklara hitaben şunları söyledi:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olarak dünya çocuklarını Çankaya Köşkü’nde görmekten büyük mutluluk duyuyorum. Çocukların sadece ailelerine ait olmadığını, onların toplumun ve tüm insanlığın çocukları olduğunu söylemek istiyorum. Onun için sizler, dünya insanlığının çocuklarısınız. Barışın, dünya insanları için refah anlamına geldiğini, bütün ülkelerde hükümetler, devlet adamları, çocuklar için barışın dayanak olacağı, daha iyi bir dünya yapmaya gayret gösteriyorlar. Noel Baba, bütün insanlığın çocukları için, barışı ve refahı temsil ediyor.”
Aynı yıl Noel Baba Vakfı, yüzyıllar önce, Noel Baba ebedi uykusundayken reliklerinin çalınarak uyandırılmasına, bu tarihi hata ve ayıba son vermek için 13 Ağustos 1998 tarihinde, Bari Şehri Ruhani Reisi Sayın Mariane A. Magrassi’ye hitaben bir yazı yolladı. Fakat Bari’den kayda değer hiçbir açıklama gelmedi. Sonraki yıllarda zaman zaman Noel Baba Vakfı konuyu dünya kamuoyunun dikkatine sundu. Bütün ülkeler yüzyıllar önce yaşanan bu trajediye büyük ilgi gösterdi. Ama bu ilgi yetersiz kaldı; çünkü Noel Baba yüzyıllardır rahat uyuyacağı yerin özlemini çekmeye günümüzde de
devam ediyor.
Noel Baba adına gelenekselleşen etkinlikler devam ederken, 2000 yılı bitiminde, bizlerin çocuklarla tekrar beraber olacağız düşüncesi bile zamanın geçmesi için yeterliydi. Çocukların küçücük yüreklerindeki o kocaman sevgiyi hissetmemek olanaksızdı. Noel Baba etkinliklerindeki bu coşku her yıl biraz daha fazlalaşıyordu. Üstelik 2000 yılı etkinlikleri tam bir ay programlanmıştı. En uzun süren olimpiyatlar bile 15 günde bitiyordu. Bir ay, evet tam bir ay dünya çocuklarıyla birlikte olacak ve çeşitli faaliyetlerde bulunacaktık. Kararlıydık.
Bunu en iyi ifade eden Sayın Cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL’in mesajıydı: “Noel Baba Vakfı’nın Dünya Barışına Çağrı Etkinlikleri’ni memnuniyetle takip ediyorum. Tüm insanlık daha iyi bir dünya ümidiyle yeni bir bin yıla hazırlanıyor. Yeni bir bin yılda insanlığın en önemli ihtiyacı barıştır. Türkiye barışa yapılacak her türlü katkıya büyük destek vermektedir. Dünya barış kültürünün yaygınlaşması, yerleşmesi ve yeryüzünün bütünüyle bir barış ortamı haline gelmesi için, herkesin çaba göstermesi şarttır. Noel Baba Vakfı’nı evrensel barış için gösterdiği çabalar dolayısıyla tebrik ediyor, Noel Baba ile Dünya Barışına Çağrı Etkinlikleri’nin başarılı geçmesini diliyorum. Etkinlikler dolayısıyla ülkemize gelen konuklarımıza hoşgeldiniz diyor, törene katılan herkese selam ve sevgilerimi iletiyorum.”
Etkinlikler için çocuklar gruplar halinde 30 Kasım 2000 tarihinden itibaren Antalya’ya gelmeye başladılar. Antalya’da, Kemer’de, Demre’de ve tarihi Aspendos tiyatrosunda gösteriler yaptılar. İlk hafta konuklarının ayrılış günü geldiğinde unutulmaz bir manzara oluştu. Bu manzarayı, Türkiye’yi temsilen Diyarbakır Valiliği tarafından yollanan ve bir hafta boyunca davul zurna eşliğinde halay çeken Süleyman Nazif İlköğretim Okulu öğrencileri yaratmıştı. Öğrenciler Diyarbakır’a gitmek için otelin önünde bekleyen otobüslerine binerken, onları uğurlayanlar arasında Polonya ve Rusya’dan gelen çocuklar da vardı. Ne olduğunu biz de anlamadık; çocuklar vedalaşırken bir anda ağlamaya başladılar. Çocuklar vedalaşmıyor sanki birbirlerinden hiç ayrılmamak üzere kucaklaşıyorlardı. Bizler de çocukları bir süre dolu gözlerle izlemek zorunda kaldık. Onları sakinleştirmek için davulcu davulunu isteksizce çaldı, artık davulun sesi de bir başka çıkıyordu. Zaten çocuklar da oynayacak durumda değillerdi. Etkinliklere katılan çocukların bu duygu yüklü ayrılışlarına, daha sonraları birkaç kez daha tanıklık ettik.
Aynı dili konuşmamalarına rağmen çocuklar anlaşmak için çok daha etkili bir yol bulmuşlardı; Sevgiyi. Zaten etkinlik konumuz da “İnsan Sevgisiydi. Diyarbakır’dan gelen çocukların unutulmaz vedalaşmasının ardından, etkinliklerin hatıra defterinde;
– Hamdullah ERKEK: “Biz çocuklar dünya barışının nasıl sağlanabileceğini gösterdik.”
– Necla KAMA: “21. yüzyılda kardeşliğin ve barışın sağlanması için çalışan tüm büyüklerime ve Noel Baba Vakfı’na saygılarımı sunarım.”
– Emine YILDIZ: “…bizlerin buradaki çocuklarla birlikte kardeşlik duygusu içinde geçen günlerimizin liderlere ders olması dileği ile…”
– Derya SAVURAN: “21. yüzyılın tüm dünya çocukları adına savaşsız bir dünya…”
– Gül SEVEN: “Biz dünya çocukları kardeşiz. Ya siz büyüklerimiz?”
– Songül KELEKÇİOĞLU: “Sevgili büyüklerim, biz bu güzel organizasyon sayesinde yeni yüzyılın nasıl olması gerektiğini sizlere gösterdik.” yazıları kalacaktı.
Yine etkinliğe katılan Şair Dursun ÖZDEN’ de, çocukların bu sevgisini:
“…Noel Baba izin verdi, Ali Alona’yı sevdi.
Gerçek oldu masallar, eli eline değdi…” dizeleriyle karşılayacaktı.
– Ressam Yaşar ÇALLI’da, Türkiye’de yaşamış olan Hacı Bektaş-ı Veli ve Noel Baba’yı aynı tuvalde yan yana getirecek ve her ikisinin de dünya çocuklarıyla kucaklaşmasını resmedecekti.
– Adana’dan gelen Behiye BAĞÇURAN: “Barışın küçük bir modelini oluşturan bu tür etkinlikler, insanlığın daha büyük çapta, bu güzel tabloyu gerçekleştirebileceğini kanıtlamaktadır.” derken,
– Azmi KOÇAK: “Dünya çocuklarına gösterdiğiniz ilgi, sevgi ve dünya barışına katkılarınızdan dolayı, sizi ve şahsınızda tüm çalışma arkadaşlarınızı gönülden kutluyorum. Çalışmalarınız, bence, her türlü takdirin üstündedir.” diyecekti.
Etkinliklere Türkiye’den katılan ve Van Valiliği’nin yolladığı Van Halk Oyunları ekibindeki çocuklar da: “Tüm insanların barış ve mutluluk içinde yaşamasını istiyoruz. Keşke her zaman böyle bir topluluk içerisinde yaşasak…” dileğinde bulunacaklardı. Etkinliklerle ilgili diğer mesajlarsa;
– Almanya: “Aslında soyut bir kavram olan barışı, buradaki ortamla hiçbir gerilim yaşamadan, somut olarak gördüm.”
– ABD: “Ülkemde, insanlarla anlaşmak için onlarla aynı lisanı konuşmanın gerekli olduğuna inanırdım, ama şimdi değil. Etkinlik süresince üzüldüğüm tek konu balonlarımın yetmemesiydi. Bir daha ki sefere daha çok balon getireceğim.
– ABD’den gelen konuğumuz, Antalya’da kimsesiz ve yardıma muhtaç çocukların kaldığı yurdu ziyareti sırasında, getirdiği balonlarla orada birçok şekil yapıyor ve bunları çocuklara hediye olarak veriyordu. Kısa süre içersinde yurtta kalan bütün çocuklar o balonları almak için sıraya girdi. Fakat, balonlar yetmedi ve sırada bekleyen çocuklar üzüldüler. Tabii ki ABD’li konuk daha çok üzülmüştü.
– Beyaz Rusya: “Türkiye’ye, bizi dünyanın en güzel yerinde, dünya çocuklarıyla birlikte misafir ettiği için çok teşekkür ediyoruz.”
– Çin: “Yeni bir yılın barış ve mutluluklar getirmesini diliyorum.”
– Fransa: “Diğer ülke çocuklarıyla birlikte böyle bir ortamda olmak çok güzel şey.”
– Gürcistan: “Bizlere unutulmaz günler geçirttiniz. Sizleri minnetle anacağız.”
– Kore: “Buraya gelmekle daha önce bilmediğim çok şey yaşadım. Çok mutluyum.”
– Hollanda: “Mutluyum. Kişilerin dileklerinin gerçekleşmesini diliyorum.”
– İsviçre: “Dünya çocuklarının değişik kültürleri, değişik çevrelerde,
dünyanın tüm güzellikleriyle yaşamasını diliyorum.”
– İsveç: “Gördüklerimden mutluyum.”
– İtalya: “Çok mutluyuz. İnsanların hep barış içinde yaşamasını istiyoruz.”
– İngiltere: “İstekler, hep mutlulukla dolsun.”
– Japonya: “Sizlerle birlikte olmaktan çok mutluyuz.“
– Kazakistan:“Bizler çok sevindik. Çocuklar da hep bizim gibi, birlikte oturup hoş zaman geçirsinler.”
– Libya:“Barış olsun. Çocuklar öldürülmesin. Çocuklar, kardeşçe ve
sevgiyle yaşasın.”
– Lübnan: “Çocuklar burada sevgi ve mutluluğu yaşadılar. Bunu herkesin görmesini diliyoruz”.
– Rusya (Gregory POTOTSKY – Heykeltraş): “Açık yüreklilikle
söylüyorum. Etkinlikler Batı ve Doğu’yu birleştiren bir özelliğe sahiptir.
Ayrıca etkinlikler sırasında kilisede, Hristiyanların bulunduğu bir ortamda
Müslümanların da dua etmeleri çok önemliydi. Teşekkürler…”
– Suriye: “İnsanların birlikte daha mutlu olduklarını gördüm.”
– Siera Leone: “Ülkemde şu anda bile çocuklar eziyet görüyor ve
öldürülüyorlar. Burada ise çocuklar barış içerisinde yaşıyor. Barışla
burada karşılaştım. Ne olduğunu artık biliyorum, ülkeme döndüğümde,
barışı yaşatmak için mücadele edeceğim.”
– Ukrayna: “Dünyada politika yapanlar, yaptıkları politikalarla hep parçalanıyorlar. Sonra da savaşıyorlar. Burada ise tam tersi yapılıyor, tüm insanlar birleştiriliyor. Bundan ötürü nedenle Türkiye Cumhuriyeti devletine teşekkürlerimizi sunuyoruz.
– Ürdün: “İkinci kez buradayım. Mutluyum ve barışı istiyorum.”
– Yunanistan: “Politikacıların, çocuklardan öğrenecekleri çok şey var.”
Dünya çocuklarının “İnsan Sevgisiyle” barışa bu merhabasıyla eski bir bin ve yüzyılın sonu, yeni bir bin ve yüzyılın başlangıcı olmasından dolayı Noel Baba’yı da çok sevindirdiğini düşünüyoruz.
Şimdi Noel Baba’nın bizlerden biri olduğu gerçeği ile beraberiz. Gelin Noel Baba’yı öğrenmek için o unutulmaz mektubun yazıldığı 1897 yılına geri gidelim. Henüz sekiz yaşında olan Virginia O’Hanlon, New York Sun gazetesine bir mektup yazar:
– “Arkadaşlarım Noel Baba’nın var olup olmadığını bana soruyorlar. Babam, ‘Sun Gazetesi Noel Baba var diyorsa, vardır’ diyor. Lütfen bana doğruyu söyleyin, gerçekten Noel Baba var mı?”
Virginia’nın yalvarışlarıyla biten mektubunu, New York Sun Gazetesi’nin editörü Francis P. Church yanıtlar:
– “Evet Virginia, Noel Baba gerçekten var. Sevginin, cömertliğin, fedakarlığın var olduğu kadar var. Onlar var olduğu için güzellik ve sevinç var. Bak şimdi Noel Baba olmasaydı dünyamız ne korkunç olurdu? Tıpkı hiç Virginia’ların olmaması kadar korkunç. O zaman, bu varlığı yaşatacak çocuksu inançlar, şiirler ve romantizm de olmazdı. Görmek ve duymaktan başka sevinç duyabileceğimiz hiçbir şeyimiz olmazdı. Çocukların dünyaya verdikleri o sonsuz aydınlık da söner giderdi.”
Evet, biz de Francis P. Church’e yürekten katılıyor, o sevgiyi, o aydınlığı bugün Noel Baba ile yaşayan, yaşatmaya çalışan tüm insanlığa ve özellikle dünya çocuklarına, barış ve mutluluk dolu günler diliyoruz.
Ülkeler ve Noel Baba İsimleri
Afghanistan (“Baba Chaghaloo”),
Albania (“Për Baba Dimrin”),
Argentina (“Papá Noel”),
Armenia (“Gaghant Baba”),
Austria ( “Chriskind Niklo – St. Nicholas” )
Avusralia (“Santa Claus – Father Christmas”)
Azerbaijan (“Shakhta Babah – Şahta Baba”),
Belgium (“Saint Nicholas – Christkind Kerstman”),
Brazil (“Papai Noel – Vova Indo”),
Bulgaria (“Dyado Koleda”),
Canada (“Santa Claus – Santa Clause – Belsnickel”)
China (“圣诞老人 – Shengdan Laoren – Dun Che Lao Ren”)
Chile (“Viejo Pascuero”),
Colombia (“El Nino Jesus”)
Costa Rica (“Santa Clos”)
Croatia (“Sveti Nikola – ČUDOTVORAC”)
Czech Republic (“Ježíšek”)
Georgia (“Tsminda Nikolozi- Tovlis Babua”)
Japan (“サンタクロース – Santa Kurohsu”)
Korea (“산타 클로스”)
Denmark (“Julemanden – Juul Nisse”)
Egypt (“Papa Noël”),
England (“Father Christmas”)
Estonia (“Jõuluvana” ),
Finland (“Joulupukki”),
France and French Canada (“Père Noël”),
Greece (“Agios Vasileios”),
Germany (“Weihnachtsmann” ),
Hawaii (“Kanakaloka”),
Hong Kong (“Sing dan lo ian”),
Hindu (“Genesha”),
Hungary (“Mikulás”),
Iran (“Baba Noel”),
Iraq (“Vader Kersfees – Goosaleh”),
Ireland (“Daidí na Nollaig”),
Israel (“סנטה קלאוס”)
Italy (“Babbo Natale”),
Iceland (“Jólasveinn”)
Latvia (“Ziemassvētku vecītis”),
Liberia (“Black Peter”),
Liechtenstein (“Christkind”)
Lithuania (“Kalėdų Senelis”),
Luxembourg (“Klaussenhofer”)
Malta (“San Niklaw”),
Macedonia (“Dedo Mraz”)
Mexico (“El Niñito Dios”),
New Zealand (“Santa Claus – Father Christmas”),
Norway (“Julenissen”),
Paletsine (“La Befana”),
Peru (“Papá Noel”),
Poland (“Święty Mikołaj”),
Portugal (“Pai Natal”),
Puerto Rico (“Three Kings”),
Romania (“Moş Crăciun”),
Russia (“Ded Moroz”),
Scottish Highlands (“Daidaín na Nollaig”),
Serbia-Bosnia and Herzegovina (“Deda Mraz”),
Slovakia (“Svaty Mikul”)
Slovenia (“Dedek Mraz”)
South Africa (“Vader Kersfees”),
Spain-Latin America (“Papá Noel” or “San Nicolás” ),
Sweden (“Jultomten”),
Switzerland ( “Samichlaus – Christkind”)
Taiwan (“聖誕老人”)
Tataristan (“Qış Babay”),
Thailand (“ซานตาคลอส”)
Turkey (“Noel Baba”),
United Kingdom (“Father Christmas”),
Ukraine (“Sviatyi Mykolai”)
Urdu (“Baba Christmas”),
Uruguay (“Feliz Navidad – Jolly Old Elf ”),
United States (“Santa Claus – Santa Clause”),
Uzbekistan (“Qor Bobo”),
Venezuela (“San Nicol s – Ni o Jes s”),
Wales (“Ilwyd – Sion Corn”),
Vietnam (“Ông Già Nô-en”).
Yugoslavia (“Deda Mraz”),